ENİNE BOYUNA

Sınırlarımız ötesinde yaşanan insanlık krizine duyarsız ve de tepkisiz kalamayız.

Avrupa başta olmak üzere, dünya ülkelerinin Mülteciler ve Temel Yaşam Hakları mevzularında ne kadar basiretsiz ve bir o kadar ihtisasız olduklarını esefle gözlemlemekteyim. 

Özünde bir değer, kaynak unsuru olarak tanıdığım insanın, böylesi aşağılık muameleler ile insanlık dışı eylemlere maruz kalmasını doğru bulmuyorum. 

Bu sebeple sözde Batılı devletlere bir zamanlar kitaplarımdan haykırdığım bir lafzımla şöyle sesleniyorum; “Bilselerdi hâkimiyetlerinin esas kaynağının hemcinslerinden yana olduğunu kıyabilirler miydi o zaman şu masum insana?!”

Ezcümle, krizleri kaşıyıp derinleştirmektense, önüne geçmenin alternatif yollarının taranması ve bunun adına nihai çözümlerde bulunulmasını bir dünya vatandaşı olarak bünyeme vicdani ve ilkesel tutum addediyorum. 

Hâsılı, istisnasız karşılaşılan her sıkıntının somut nedenini, insanın eylemleri nezdinde başına açtıklarından ziyade, başa gelen karşısında hazırlıksız veya dirayetsiz kalışına bağlıyorum, keza imtihanda yenilgiyi de…

Şimdi asıl mesaj, 

Dünya, göçmenler konusundaki kararlılığını püskürtmeyle değil, rehabilite ve entegre ile sürdürmelidir. Tüm dünya halkları bir olup birbirinin ortak refah ve mutluluğu adına ömür sürmelidir. Çünkü refah bir bütündür; bireyde tek başına irdelenemez.

Sonsuz olan şu evrende, küçük dünyamızdaki muhtelif kısıtlamalara karşı eğitimin en meşru, en geçerli politika haline dönüştürülmesi gerektiğini ve buna en ihtiyaç duyan tabanda yaygınlaştırılmasını samimi buluyorum.

Bugün Suriye topraklarında verdiğimiz ağır sınav neticesinde ebediyete uğurladığımız şehitlerimizin boşa yitip gitmediğinin altını, Türkiye’nin sahasında gerçek bir varlık imtihanına tutulduğu gerçeği beyanatıyla doğruluyorum. 

Tekrar şehitlerimize rahmet, ülkemize başsağlığı ile Cenab-ı Allah’tan yardım ve gazilerimize şifa diliyorum.

 Ortak anlayışta ve daim doğruda buluşmak umuduyla…

-/Can Ahmet Vural

2.3.2020.1

PAYLAŞ