REKLAM ALANI 1

Mercan

Eğer, handicap sözcüğü asıl anlamını korumuş olsaydı; engelli kişiler, sağlam insanlar olacaklardı. Diğerlerinin bedensel sapmalarını ve işlev yitimlerini taşıyacak olanlar onlardır... Yineleyelim ki, böyle bir ülküsel toplumda engel, sportif yarışlardaki gibi daha güçlülerin omuzlarında toplanırdı.-Robert L. Boivin

Gelelim fasulyenin faydalarına…

Isınma turları bitti.  Evet, mevzumuza dönelim, yönümüzü ciddiyete çevirelim. Birle bin olalım, bine bin katalım.  Ülkemiz genelinde faaliyetteki sayıları yaklaşık 2000’i bulan ve rakamları hızla çoğalan, verdikleri eğitimle yüzbinlerin, hatta milyonların kaderini önemli derecede belirleyen, gidişata yön veren, konusunda öncü kurum rolü üstlenen Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezlerinin önemini konuşalım… Bu merkezlerin Özel bireyin yaşantısına, ailesine, çevresine etkilerini kalp süzgecinden geçirip işi erbabına danışarak köşemizde tartalım istedim.

Kötü mü ettim?

Hiç kötü eder miyim ya Hu? İyi ettim, iyi ettim.

Konu bizden bir şeyler olunca heyecanlanıyorum kusuruma bakmayın.

Neyse…

Sohbetimiz, hizmetinden nasiplendiğim Mercan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde geçiyor.

Öncelikle bilmeni isterim sayın okur, mevzu derya. Onun için meseleyi boğmadan ikliminden damıtarak paragrafa dökmeyi tercih ediyorum.

  • Rehabilitasyonun önemi.

Kurum eğitmenlerinden Mustafa Sevim hocamıza sorduk;

Değerli hocam, bu merkezlerin önemi nedir?

Ülkemiz rehabilitasyon merkezleriyle son yıllarda tanıştı. Bu merkezler ülkemizdeki eksikliğin bir kısmını tamamladı. Aileler, birileri de bizimle ilgileniyor diyebildi. Her biri bir köşeye itilmiş, kaderine tutsak, ayrımcılıktan mustarip engelli bireylere değer verilmeye başlandı. Ne olursa olsun engellilerin eğitimine ve yetiştirilmesine katkı sağladı bu merkezler. Özel bireyin sosyalleşmesine, normalleşmesine ve toplumla intibakına zemin hazırladı. Onun için önem arz ediyor.

Sosyal yönden kazanımlar nelerdir? Getirileri ve götürüleri…

Az önce dediğim gibi engelliler ve aileleri kendilerine değer verildiğini hissediyor. Engelliler fiziksel ve zihinsel yönden eğitiliyorlar. Sosyal faaliyetlere katılarak kendilerine güvenleri artıyor. Götürüleri ise; engellilere rehabilitasyon merkezleri ve engelli aileleri biraz ticari gözle bakmaya başladı: Çocuğumun engellilik oranını biraz daha arttırayım da indirimli araba alırız, bize de maaş bağlanır diye uğraşan ailelere rastlıyoruz. Haliyle suistimaller artıyor. İnsana değer veren, işini hakkıyla yapan, kul hakkı yemekten kaçınan kurumları ve insanları tenzih ediyorum.

Kurumlar içi-arası suistimaller var mı? Devletin aldığı önlemler yeterli oluyor mu? Denetim mekanizmaları çalışmıyor mu hocam?

Kurumlar arası ve kurum içi suistimaller mutlaka var, oluyor. Paranın döndüğü her yerde suistimal olur. Hele hele bir kişiye 4 - 5 kurum açma izni verilirse, kurumdan kuruma olabilecekleri siz düşünün. Bu konuda denetim mekanizmaları neredeyse hiç çalışmıyor. Göstermelik teftişlerden başka bir şey yok. Çünkü çarkın içinde rehberlik merkezleri de yerini almış durumda.

Rivayete göre Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde istismarlar hat safhadaymış; bu söylentiler gerçeklik payı taşıyor mu, yoksa sıradan bir gıybetten mi ibaret?

Bilemiyorum. Hakkında kesin hüküm vermem yanlış olur. Araştırılmalı. Yazılmalı, çizilmeli, varsa gün yüzüne çıkarılmalı.

Peki, hocam Özel Eğitim nedir? Uygulanan program & saatler yeterli oluyor mu? Bu eğitimden kimler yararlanmaktadır?

Özel eğitim, yaşıtlarından farklı davranan bireylere uygulanan programların uygulanmasıdır. Özel eğitim dediğimiz gibi yaşıtlarına göre daha az gelişmiş veya çok gelişmiş bireylere verilir. Uygulanan program ve saatler tabiki yeterli değildir. Bu konu üzerinde çok çalışılması gerekir. Bana göre bu kurumlar tam gün ve her gün engellileri eğiten okullar olmalıdır.

Rehabilitasyon hizmetine ailelerin ihtiyacı var mı? Aileler karşılaştıkları bu özel durumu(kısıtlılık halini) nasıl karşılıyor? Görüyorum ki kurumların uyguladığı ücretsiz ulaşım, yemek, sosyal faaliyetler, vb. imkânlarla onların da hayata katılımı sağlanıyor. Çocuğuna 7/24 bakmakla yükümlü anne yahut baba bir an olsun yalnız başına nefes alabiliyor, çocukları eğitimdeyken çarşı-pazar-fatura gibi ev ya da kişisel ihtiyaçlarını karşılayarak dışa açılıp toplumda var olabiliyorlar. Bu bile bir nevi rehabilitasyon hizmeti aslında. Ama ben olayın psikolojik boyutunu merak ediyorum.

Evet, haklısın. Evvela buraya gelerek zenginliklerinin farkına varıyorlar. Farklı türden ve rahatsızlıklardan mustarip bireyler ve ailelerinden güç alıyorlar. Onların başarılarıyla iftihar ediyorlar. Ve belki de en önemlisi yalnız olmadıklarını anlıyorlar. Gerisi boş. Ama soracak olursan, ki çoktan sordun, rehabilitasyon hizmetine en az engelli bireyler kadar ailelerinin de ihtiyacı var. Engelli bireye nasıl davranılır, evde eğitim nasıl olmalı gibi temel beceriler öğretilmeli ailelere. Bana göre psikolojik yönden ise aileler çok üst düzeyde merkezlerden yardım ve destek alabilmeliler. Bu gibi kurumlar henüz o kadar donanımlı değil maalesef.

İşin en güzel yanı bu belki de: Kazandığınız hasta bireyler oluyor mu hocam? Rica etsem birkaç örnek alabilir miyim?

Mutlaka kazandığımız hastalar oluyor. Konuşamazken konuşanlar, okumayı öğrenenler, matematik öğrenenler, öz beceri öğrenenler... Hatta eğitimini artık tamamlamıştır diye rehberlik tarafından rapor verilmeyen bireylerimiz oluyor. Fiziksel eğitim açısından da mesafe kat edilen bireylerimiz mevcut.

İşte bu müthiş! Beni en fazla heyecanlandıran kısmıydı burası. Çok teşekkür ederim. Peki, hocam son olarak Özel Eğitimcilerin sorunları ve beklentileri nelerdir? Bu alandaki sıkıntıları da belirtelim, yazıyı toparlayalım.

Mesleki alanda sıkıntılar çok fazla. Çalışma hayatındaki her sorun bizde de var. Her şeyden önce iş güvencesi yok. Engelli bireylerle çalışıldığı için gün boyu çok geriliyoruz. Eve gelince bunun üstüne çocuğunuzun, şu ödevimi yapamadım, problemlerime yardımcı olur musun anne ya da baba? Dediğinde psikolojik durumumuzu artık siz düşünün.

AMA HER ŞEYE RAĞMEN REHABİLİTASYON MERKEZLERİNDE ÇALIŞMAK, ÖZEL EĞİTİMİN İÇİNDE YER ALMAK DÜNYANIN EN GÜZEL İŞİ. FARKINDASIN, BURADAKİ DÜNYA AYRI BİR DÜNYA. BİZİM HAYATIMIZ BOYUNCA ŞİKÂYET ETTİĞİMİZ PEK ÇOK ŞEYİN ASLINDA BASİT BİRER OLAY OLDUĞUNU BURADA GÖRÜYORUZ. İSTEĞİM ŞUDUR: HER AİLE HAYATINDA EN AZINDAN BİR GÜNÜNÜ REHABİLİTASYON MERKEZLERİNE AYIRMALI VE BURADAKİ YAŞAMI GÖRMELİDİR. BURADA SORU ÇOK, CEVAP ÇOK.

“Eyvallah” demeden önce hafta da iki gün fizyoterapi desteği aldığım değerli hocalarım, Ali’yle Gökhan beye de birkaç soru oku yönlendirmek isterim. Evet abi, şimdi NEDEN FİZYOTERAPİ?

Hastalarda yaşam kalitesini arttırmak, bağımsızlıklarını kazandırmak ve oluşabilecek komplikasyonları önlemek kaydıyla oldukça önem arz etmektedir. Özellikle hastalığın erken dönemlerinde tedaviye başlanması kazanımlar açısından oldukça önemlidir. Geç kalınması halinde oluşacak komplikasyonlar ve sekeller kalıcı sekil almakta ve geri dönüşü olmayan problemlere yol açmaktadır. Özellikle çocuklarda tedaviye erken başlanması gelişimi önemli bir şekilde etkilemektedir.

Ailelerin beklentisi nedir? Ülkemizde fizyoterapistlere karşı yaygın bakış açısı nasıl? Burada içine düştüğümüz hatalar neler? Dikkatimi çekti de, her şeyden önce ileri düzey hastalarda kurtarıcı gözüyle bakılıyorsunuz, Allah yardımcınız olsun.

Evet haklısın. Bizlerden çok şey bekliyorlar. Rehabilitasyonda aile ve çocuk merkezli olmasından dolayı doğru bilgilendirme, bilinçlendirme ve ev programları önemli yer tutmaktadır. Aileler çok büyük beklentilerde olmamalı, doğru bilinçlendirilmeli ve yine ne yapmaları-yapmamaları gerektiği husus da düzgün bilgilendirilmelidirler. Aileler çocuklarının yapamadıklarından ziyade yaptıklarını görmeli ve durumu kabullenmelidirler ki çocuğa faydaları dokunabilsin.

Hafta da iki seans yeterli oluyor mu? Bu konudaki eksiklikler neler?

Hastaların haftada iki seans haklarının olması verilen bu imkânın yeterli olduğu anlamını taşımıyor maalesef. Rehabilitasyonun 24 saat sürdüğü unutulmamalıdır. Çünkü hasta düzgün ve doğru hareketlere yönlendirilmeli ve bunun sonucunda yine en büyük görev tabiki aileye düşmektedir. Mayıs ayında yapılan değişiklikte kota yarıya indirilmiş ve burada hastaların yarısı mağdur edilmiştir. Uzun süre sonunda verilen randevular sonucu erken dönemde rehabilitasyona başlamamakta ve bu da hastaları olumsuz etkilemektedir.

*****

Yanılmıyorsam geçen sene…

Kent Gazetesi yazarlarından sevgili Sevinç Çelebi Hanımefendi değerli büyüğümüz Erhan amcamızın daveti sonucu bulunduğumuz kuruma bir ziyaret gerçekleştirdi. Erhan amcalarımızın sorunlarına kulak verip köşesine taşıyan Sevinç Hanım, çok özel Erhan amcamızın şu sözüne köşesinde büyük puntoyla yer vermişti: BURADA İNSAN OLDUĞUMU HİSSEDİYORUM!

*****

Yıl 2007-2008 Özel Bilgiç Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezindeyiz. 19-20 yaşlarındayım. Bıyıklarım yeni terlemiş genç, cesur, dürüst, kararlı bir delikanlıyım. Annemle veli bekleme odasındayız. Bir ses geldi, dediler ki; “Fizik Tedavi Rehabilitasyon Merkezleri kapanacakmış, aileler ve hastalar mağdur olacakmış” Nasıl olur? Dedik. Böyle bir şey mümkün olamaz. Gün kararlaştırdık ve o gün gelip çattığında bir grup veliyle toplanıp İl Başkanlığı’nın kapısına dayandık. Yetkili aradık, taradık. Sosyal işler sorumlusuna derdimizi anlattık. “Eğitim Haktır verilir, geri alınamaz!” dedik celalle. Hoşgörüyle karşılandık. Dönemin sosyal işler yetkilisine söylediğim o Hadis-i Şerif halen kulaklarımda: “Zorlaştırmayın kolaylaştırın! Nefret ettirmeyin sevdirin” /Hz. Muhammed (SAV) bitti! Spekülasyonmuş bilgi, haber asılsızmış tabi sonradan öğrendik.

Saygıdeğer Altaylı, ne zaman mı adam oluruz? Günümüz siyasetçileri Özel Eğitime tabi tutulduğu zaman!

13.07.2014 /Can Ahmet Vural


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11