REKLAM ALANI 1

ADAM KAZANDI

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri yapıldı,

Vatandaşımızın büyük teveccühüne mazhar olan Sn. Erdoğan’la Cumhur ittifakı ve riyaseti iktidarını yineledi. Başkanlık sistemine geçişle beraber Erdoğan yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin Başkanı oldu. Tebriklerimle, Çıkan sonucun milletimiz adına hayrlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan dilerken, bu yazımda konumuza mukabil şahlanma yolunda birkaç tespit ve düşüncemi sıralamak isterim,

Öncelikle dünya, gözetlenenler ve gözlenenler dünyası bunun bilinci içerisinde,

Ettiğim muhasebelerimin genelinde, her ne kadar halkımızın, eş dost tanıdıklarımızın, (ölçülülere saygı duyuyorum) sert çizgi ve duruşlarından, diğer kesimin pervasız ve keskin hareketlerinden, içeride ve dışarıda insan olma yolunda ve insanlık mücadelelerimden çıkardığım dersler ile ülkem bana bu tabloyu çizdi, bizler gerçekten özgür, demokratik ve sosyal bir ülkede yaşıyoruz. Yani, Erdoğan rejimi baskılarla buna bir gölge düşürmemiş, aksine daha da ileri seviyeye taşımış...

Bunu nerden mi çıkarıyorum? Konuşulamayanları konuşmaya başlayıp fısıltıları seslendirdiğimiz ve görünmeyeni resmedip tezgâha serdiğimiz gün, özgürlük alanlarımız genişletilmiştir. Ama Can Ahmet, yukarıda kontrollü bir özgürlükten bahsettin, dersen, ben de dünya genelinde Türkiye tablosundan bahsediyorum, derim…

Özgürlük mühim, çünkü gerçek yöneten olmak, halkını serbest bırakmayı gerektirir…

Belki uygarlık ve çağdaşlıkta, Atatürk’ün belirlediği muasır medeniyetlere ulaşma vizyonun da mesafe kat edemedik, doğru ama biz birbirimizle uğraşmaktan, zincirleme kuyular kazmaktan, hâsılı şeytan taşlamaktan namaza vakit bulamadık. Bunlarla hayli zaman kaybettiğimizi kabul ediyorum ancak, bilimle sanayinin öncüsü ve savunucusu olan reform ve ilkelerin önünü tıkamayıp, bunda atılım ve büyük başarı göstermiş nice aydın, kültür birikimine haiz bilim insanlarımızı da hamlelerimizle destekleyip ön plana sahiplenerek çıkarmayı başardık ve bu değerlerimizle adımızı dünyada duyurduk.

Şimdi barışma vakti, katılım ve gelişime, ardından büyümeye aracı olma vakti, verilen bütün kavgamız ve kararlığımız ilkesel bir tutumla bu yönde olmalıdır, aksi, yönelişlerimizi sorgulamam işten olmaz.

…Aday adaylığına kalkıştığımız süreçte, Bursa’mızdaki temayül yoklamalarından sonra Genel Merkez’in çağrısıyla yolumuz Ankara’ya düştü, Ak Parti Merkez binasında o gün, hummalı bir çalışma ile yoğun bir güvenlik önlemleri vardı, kapıda bekleyen Beştepe personeli o gün oraya Cumhurbaşkanının geleceğinin habercisiydi. Nitekim öğrendiğimize göre CHP Cumhurbaşkanı adayı Sn. İnce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la parti binasında görüşecekti. Mülakata girip çıkmamız gecenin ilerleyen saatlerini bulmuştu, bizler yanlış hatırlamıyorsam Seçim İşleri 2. Katta, Muharrem ve Erdoğan görüşmeside 8. Katta idi… Yanlarına varıp Sn. Erdoğan’la görüşmek için giriş kata inip hamle yaptığımda, baş korumalarından bir komiser Bey bana, “saygıdeğer Beyefendinin 64 yaşında olmasına rağmen gün içerisinde 18 saat mesai yaptığını, 40 yaşlarındaki bedeninin bile bu tempoya dayanmakta hayli zorlandığını, bunun, o gün için namümkün olduğunu, Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinin ardından Beştepe’ye dinlenmeye çekileceğini” kaydetti.

O gün anladım,

“Kader ne getirirse getirsin, kaliteli bir program, çalışan bir zihin, inanan bir kalp ve sağlam disiplinle ve en tabikide “güven” olgusuyla aşılmayacak yol, engel, badire ve de güçlük yokmuş!”

Herkes için bir yaşam olmayabilir ama yaşam, herkes için olabilir.

Belki de bu seçimin kaderini belirleyen en önemli faktör buydu.

Standart her yerde aynıdır ve kaliteli yaşam pahalı ama yaşamın kalitesi, işte o görecelidir fakat, biz buna refah seviyesi diyoruz, dünya standartları nazarında işte bu büyük oranda artmıştır.

Keza liderin kalitesi, yaşamı herkese elverişli hale getirmek, mal ve hizmet erişimini sağlatıp kolaylaştırmakla ölçülür.

Şimdi gelelim masalıma,

At binenin, kılıç kuşananın, iş bilenin, zafer hak edenindir! Anlayışıyla, mücadeleme istikrarla devam edeceğim!

            Aklıselim, fikri hür, soluğu serbest, sesi gür, adımları sağlam ve yüreği uyaran bir yaşam düsturunu kendime gaye ile prensip edinmeye devam edeceğim!

            Haksızın karşısında daha güçlü muhalif, haklının destekçisi ve yalnızca Hakk’ın savunucusu olacağım!

            Adalet duygumdan zerrece taviz vermeyeceğim, “adalet herkes içindir” şiarını benimseyip hayatta ölçülü, dengeli ve geçimli olmanın yolunu arayacak, tavsiyeleşecek dahi izleyeceğim.

            Kendimi asla bir, görmeyecek kabullenmeyecek, kalabalıklar arasına karışacak kalabalıklaşacak ve de sessiz yığınların sesi ile tutmayan parmakların kalemi, dile getirilemeyen duyguların keskin bakışı olarak hayretleri şaha kaldıracağım!

            Toplumsal barış ve sulh yolunda, insanımıza güvenle motivasyon, insanımızın düşmanına korku ve azap vererek daha iyiye ve iyileştirmelere ön ayak olup Allah’ın izni ve yardımıyla sizlerle hepbirlikte uzanacağım!

            Bunlar benim ümitlerimden fazlası, başardıklarım başaracaklarım…

            Daha güzel, aydınlık bir ülkede buluşmak temennisiyle, devletimiz gözetiminde Kas Hastalarımız adına toplumsal seferberlik kampanya – Fon hesabı oluşturulması çağrımı yineliyor, dünya kamuoyu nezdinde, “Vakit Türkiye vakti, vakit Kas Hastalarının vaktidir artık!” demek istiyorum…

            Müsaadelerinizle

            /Can Ahmet Vural

            28.06.2018


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11