REKLAM ALANI 1

ARAYIŞ BİR ÖMÜR

Gerçek ötesi, sıra dışı, gündem dışı bir yazı seçkisiyle daha karşınızdayım, derken, tabikide yanınızdayım demek istedim… 

Sonra, “dur!” - Dur, diyorum kendime, hemen açıp bitirme kendini, daha birlikte paylaşacağımız nice anılarımız olacak. Rabbinin hükmüne sabret, vadene güven, zamana güven, güvencene güven… Devamını getireceğiz yine beraber, sonradan sonrası bir başlangıç var, unutma. Sen, o başlangıç’a güven. Sonra, şimdi sus, Adım- Bir İnancın Ürünü (2015) kitabında desteklediğin Bir Ömür Arayış adlı denemen konuşsun, onu da bitir ve yayına hazırladığın Ders -Elcevap’tan bir anektodla var, varacağın yere... En nihayetinde 2014’den 2016’yı sığdır bu iki yaprağa.

Başla, (2014)
Burnumuzun etrafından ibaret sayarız hayatı; olup bitenden, gördüklerimizden, sahiplendiklerimizden ibaret. Dışladıklarımız, haz etmediklerimizdir. Haz etmediklerimiz bizim değildir, dolayısıyla bizden değildir. Yanımızda olanlar, hoşumuza gidenler aldandıklarımızdır. Hizmet ettiğimiz odaklar, olmak istediğimiz ve yanında olduğumuz şahıslar farkında olmadan bizlerin ihtiyaç duyduğu besin sandıklarıdır. Kapıldıklarımızdır peşinden sürüklendiğimiz putlar. Kavradığımız koca bir simittir. O da hiçbir şeydir. Böyle itibarsızlaştırırız işte hayatı, tezahürde tadından yenmez. Eskimeyenlerin bir lafı var, ‘öyle değil kazın ayağı’ der koca bilginler. Yaşadıklarımızı tecrübe sayar 25’inde filozof kesiliriz. Sanki öğrenecek bir şeyimiz yokmuşçasına olan aklımızı da dağıtırız sağa sola. Kulak verenler de oldu mu, iyice öğrenmeyi keseriz. Çapımızda (yalandan) hoca kesiliriz. Potansiyeli içeride aramak yerine, kalabalıklar nidasından çıkartırız. Sevdikçe değil, sevildikçe kendimizi bir halt sanırız. Ne büyük yanılgıdır tüm bunlar. Huzur vermez oysa hiçbiri. Mutsuzuzdur. Beklentisizdir. Aramayı kesmiş, bulmuşuzdur. Bulduğumuz anda da yorulmuşuzdur. Bilgili ama çaresizizdir hayata karşı... Tüm günümüzü kurtaracak kocaman bir bilgi küçücük bir takvim yaprağına sıkılı kalmıştır da biz onu okumazdan geliriz. ‘Sevmediğimiz insanlar aslında en çok ihtiyaç duyduklarımızdır’ diyor izlediğim filmde hayali karakter. Biz onlardan kaçarız. Düşünsenize, bizi huzursuz eden tüm kişi ve hadiselerden kaçmamıza rağmen mutluluk hala bizimle değil. Şimdi bu yazıyı nereye getireceğimi gayet iyi biliyorsunuz. Ama ben diyeceklerimin çoğunu yolda unuttum. : ) Bu gün yine dersimi içten içe çıkardım. Vereceğim tek tavsiye, farklılıklara kapalı kalmayın. Hayat herkes için bir olsa da herkes farklı bu hayatta. Biz kardeşimizi ıskalarsak mutlulukta bizi ıskalar. Buna şaşmamak gerek. Sizi bilmiyorum da ben çok yarımım. İçim paramparça...

*****
2016, varılan yer, Ders,
Onları etkin olsun veya olmasın, illaki bir biçimde kullanamadıktan sonra sana verilen bu hakların hiçbir önemi yok. Düşün ki düşündüğün şeyi ifade edemiyorsun ve attığın tüm adımlar bir şekilde izleniyor. Beyninin içine bir dünya kuruluyor ve bu dünyanın egemen adamları onlar. Sonra oluşturdukları sistemde sana en tabi hakkın olan “yaşam hakkı” ndan bahsediyorlar bahsetmesine de hayallerine karışıp, nefesini düğümlüyorlar. Soluk almakta dahi güçlük çekiyorsun ve kurdukları düzende ne tam yaşayabiliyor ne de huzurla ölebiliyorsun. Senin hayatını engelledikleri gibi ölmene de karışıyor tüm bunlar. Hatta gittiğin ve gideceğin yere bile. -Bu saatten sonra, ben, senin için ne polisim, ne itfaiyeci, ne de can kurtaran. Ben onlardan değilim ki, ben senin celladın değilim sen de benim sevgilim... Düştüğün bu fosseptik çukurunu çiçekli gül bahçesine dönüştürecek olan sensin. Senin iraden. Bunun için önce zincirlerini kırman gerek, bağımlılıklarından kurtulman ve zihnini boşaltıp özgür bırakman. Rehberimiz Allah’ın elçisi Muhammed bin Abdullah (sav)’ın işaret ettikleri gibi, ölmeden önce ölüp yine yeniden dirilmen gerek. Sancılı bir süreç bu, nefsini hoş etmedikçe vicdanın daha da kanayacak ve tadını aldığın (sahte) olan her şey sana ıstırap verecek. Yakacak o yediklerin boğazdan geçerken canını. Dursun dersin ama durmayacak zaman. Arınman için samimi bir pişmanlıkla gözyaşına ihtiyacın var. Ruhunun komutanı olman için de, kendi üstünde baskı kurmana. Özgürleşmen için bunlar şart.

Anlayıştan, ayrılmayalım,
Keskinlikte ileri gitmeyelim,
Kavgaların ve hesaplaşmaların kimseye bir yararı yok,
Keza bundan en fazla mustarip olan da bizleriz.
Gün, birlik günüdür; gün dayanışma günüdür.
Gün insan-ı kâmil olma yolunda mesafe katetme günüdür.
Çağrımız insanlığa bu olsun, 
-    Kendini aş ve tamamla insan!

Can Ahmet Vural
26.01.2017.4


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11