REKLAM ALANI 1

YOLCUDUR ABBAS

Kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış bir cam parçasıysam, kusura bakmayın ama üzerime basmaya çalışan tüm ayakları kanatmak zorundayım.-/Murathan Mungan
Bu paylaşımımdan dolayı şairin beni bağışlamasını umarım…

Yutkunuyorum ve…
“Velhasılıkelam”… diyerek metnime başlıyorum;

Evvela biz yol’a çıkarken,
İstisnasız tüm insanlığa açık bir davette bulunduk,
Bunu da haddimizi ve boyumuzu aşan çalışmalar içerisinde yer alarak ifşa ettik
Sınır nedir tanımadık, insan nedir ayırmadık, kaide nedir kaçındık…
Yolu kutsal ve mubah bildik ve onun alternatifinden daima sakındık.
Hayattan ne aldıysak onu layıkıyla taşıdık, emaneti ehline ulaştırdık.
Biz insanlar için en hayırlısında buluşmak üzere (düşünce ve eylemlerimizde) müşterek sorunlarımıza karşı toplumun tüm kademelerine doğrudan veya dolaylı bir seferberlik çağrısı ilan ettik.
Bizi duyanlar oldu, duymayanlar oldu
Duyanlar aramıza katıldı, onlarla birlikte var olduk, ibret aldık yol aldık.
Bizi anarşik ve düzenbaz örgütlerle muhtelif terör yapılanmaları ve din taciri aymazlarla sakın karıştırmayın. Biz onlardan uzağız, onlar bizden uzaklar...
Bizim için toplum menfaati kendi çıkar hesaplarımızın daima üzerindedir ve öyle de kalacaktır.
Bunun için de yalnız gerçeği söylemekten ve gerçeklere odaklanmaktan (kendimizi masallarla ayakta tutsak bile) asla vazgeçmedik, “kral çıplak!” demekten ödün vermedik.
Keza hep şunu dedik,
Sizden ne sırça köşk isterük 
ne altından saray, 
Egemenlikle de işimiz yok 
Bize hürriyetimizi verin gerisi sizin olsun…

Ama anlaşıldık ama yanlış anlaşıldık 
…Ama istediğimiz sadece özgürlük, bağımsız hareket edebilmekti. 

Biz sizden, onlardan imkânsızı istemedik
Biz istediklerimizi kendimize de istemedik
Biz tüm insanlardan sadece birbirlerine, anlayışlı ve hoşgörülü olmalarını bekledik.
Bütün arzumuz buydu, “hoşgörü” –horgörü, kavga değil!
Belki bunları yanlış kişilerden yanlış zamanlarda bekledik
Belki usul erkan da kusur ettik
Belki sabırsızlanıp acele ettik
Ama tüm samimiyetimle şunu söylemek istiyorum,
Istırabımız bir sevincimiz bir bizim!
Hiç pişman olmadık ve vazgeçmedik
Yorulduk ama yılmadık
Şimdi kazanacakken de vazgeçemeyiz.

İki farklı insan ve tek olay örgüsü ile mesajımı sonlandıracağım,
Bunun içinde yine düşüncemi hikâyeleştireceğim,
Af ve afiyetle,
Gücümün farkındayım ve zafere çok yakınım,
Bir gün çarşıda bir kitap evindeyim kapının önünde bir arkadaşımı bekliyorum; karşımda dolmuş durakları ve durakların önünde bir yol direği cadde araç trafiğine kapalı ama yaya geçişine açık; sonra bir aracın buraya park etmesiyle bu geçişte engelleniyor ve ardından bir motosikletli bir vatandaş buradan geçemiyor… Kızıyor öfkeleniyor aracından inip etrafa küfürler savuruyor, aracın sahibini bulsa kavgaya hazır, bakıyor bekliyor ama Allah’tan bulamıyor… Dönüp hiddetle gaza basıyor ve süratle kayboluyor.

Yine aynı yer aynı hadise ve dakikalar sonra; bu defa milli bir bisiklet sporcusu geliyor, bu sefer o da aynı yerden geçmeye çalışıyor ama yer çok dar ve tüm çabalara rağmen o da bisikletini geçiremiyor. Fakat bırakın etrafına küfürler savurmayı sporcumuzun yüzünde kızgınlığın belirtisi bile oluşmuyor, n’abalım diyor, eyvallah ediyor ve arkasını dönüp yolunu uzatıyor… Çatacak adam aramıyor. Arabasını park edeni tınlamıyor.

Burada garip olan ne biliyor musun?
Birinin hesapları var, öbürünün yok
Birinin hesapları tutmamış, öbürü hesap bile yapmamış
Birinin altındaki araç motorlu, diğerininki pedallı…
Biri emeksiz seyahat ediyor, öbürü seyahat etmek için ter döküyor
Biri anlayışsız öbürü sorgulamıyor bile…

Ama görünürde birinin diğerine oranla kısıtlandığı kesin,
Ve her sorunun temelinde ekonomi yatıyor.
Ekonomik nedenler…
Yani, kısıtlananlarla kısıtlanmayanlar bir olmuyor.
Bu dediklerim alışılagelmişlğin ötesinde bir durumdur.

Yani, nefes almam için bunu hak etmem gerekmiyor
Yani yaşamak için çabalamam ve belli stratejiler üretmem
Ve var olmak için karşımdakini yok etmem
Ama, sanki bu düzende buna mecburum
Üzgünüm ama öyle…
Ve tüm çabam bunun böyle olmaması 
Ve de bu düzenin kendisi olmamam adına…

Bu arada ben kim miyim?
O’nun sana bi emaneti.
Ve sen beni taşıyamayacak kadar güçsüzsün,
Bense seni her şeyinle sırtlayacak kadar güçlü!
Benimle bilek güreşine var mısın?
Bir daha düşün.

İhtarımız bir, masalımız bir bizim.
Can Ahmet Vural
13.10.16.4


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11