REKLAM ALANI 1

Sarı Çizmeli Mehmet Ağa

“Ön yargıları yıkmak, atomu parçalamaktan daha zordur” demiş rahmetli Einstein amcam,

Vira bismillah başlıyoruz.

Ben gazetenizde daha yeni kanatlarını açmış kalkışa hazırlanan bir çaylak kuşunun halini anımsatıyorum, tatlı bir tebessümle…

Evet, bu benim ilk yazım; duygularımın bin bir ümitle Gürses Camiasına hayırlar getirmesini temenni ediyor, yükselen düşüncelerimle halkıma faydalı olmayı diliyorum.

Efenim kendimi kısaca tanıtmam gerekirse, bendeniz ailenizin azme teşvik edici, hayata davetkâr oğlu, yazar Can Ahmet Vural. Hani şu eli, kolu, bacağı tutmayan ama kafası, dimağı ve yüreği çalışan adam... Çalıştırdıklarıyla tabuları yıkan, akılları meşgul eden ve yaptığı çalışmalarla kamuoyu gündeminden düşmeyen inanç ürünü, niyaz eri… Neyse hakkımda bu kadar öz bilgi yeterli,

Şimdi mevzuma geçelim,

Seneler önce Gazeteci bir dostuma verdiğim demeçte şöyle dediğimi hatırlıyorum,

“Kim olduğunu sorguluyorsan Rabbi Teâlâ’nın seni hangi işlerinde kullandığını sorgula…”

Bu muazzam soruyu aynada kendime yönelttiğimde henüz on yaşındaydım, o sıralar aradığım cevaba mukabil kocaman bir hayat dersi ile karşılaştım. Ben Allah’ın rızasına aranızda mazhar oldum, davranışlarıma nakşettim, hal kesildim ve en sonunda idrak ettim ki, “düşeni kaldırmakmış Allah’ın rızası. Ümitsize ümit olmak, insanların yoluna taş, engel değil, insanların yoluna yol olmakmış. Yola katılmak ya da yollar açmakmış.” İşte ben bu anlayış ile yola salındım. İlk ve son yolculuğumu yine kendi içimde yaptım; ilk - son diyorum çünkü ben başka yolculuk da varsa bilmiyorum. Bu yolculukta dokunduğum hep kalpler oldu; öyle ki çevrem, ailemle tüm tüm sevdiklerim herkes Bir’e doğru yol alıyordu... Açılan kapıda yolumun öncüleri şüphesiz Annem (Emine hanım), Bahtışen Keskin teyzem, Leyla Albayrak Başkanım, İbrahim Ezilmez abim (rahmetli), Nevin Karabulut ablam, Rasime Yeşildağ(teyzem) ve Meltem Özmüldür (rahmetli yakınım) olmuştur. Aramızdan ayrılanlara Allah’tan rahmet ve merhamet, arda kalanlara ise Cenab-ı Hak’tan af ve afiyet niyaz ediyor selamlarımı sunuyorum.

Yukarıda bahsi geçen isimler Bursa’da bir gönüllülük hareketinin ki ben bunu büyük tufan olarak yorumluyorum, işte bu büyük tufanın oluşmasına vesile olarak günümüz deyimiyle dönemin mavi marmara’sını açıklara salmışlardır. Teşbihte hata olmaz imiş. Onlar Türkiye Kas Hastalıkları Derneği Bursa Şubesi kurucuları yolumuzun yolcularıdır. Aşikardır ki bizler tüm insanlığın selameti adına mücadele ettikçe çeşitli bedeller ödemiş, ödedikçe de çakralarımız açılmış, dağarcığımız ve ufkumuz genişlemiştir. Zahmetsiz rahmet mümkün mü? Hiçte değil… Ben süreçte yoldan çıkarımlarımı hesaba çektim ve 4 kitapla topluma karıştım. Hak’tan aldığımızı halka hakça kardeşçe pay etmeye ve toplumu paylayıp kendine getirmeye intizam gösterdim. Dedim ki, Mevla sorumlu kıldı, sorunlu değil çok şükür.”

Kendime hiçbir zaman “işbu mesele senin ne haddine Can” demedim. Şu sıralar yazmaya çalıştığım, “Bypass” adlı kitabımda sınırlarımı gözler önüne serdim,

İnsan yapısı itibariyle hem aciz, hem güçlü, hem alacaklı, hem de borçludur. İnsan, yaşamı boyunca bunların bilincinde harekette olup çevresine ve dünyaya karşı sorumlu ve her an vazifeye hazır olmalıdır. Zira borçlu olan insan borcunu yerine getiremediğinde borç büyür, şişer ve adamı huzursuz eder. Alacaklı ise ona keza… Alacağını yerine getiremediğinde bazen duaya, bazen öfkeye, bazen de hiddete başvurur, kendi kendini yer, bitirir. Aciz acziyetinin sürekli yüzüne vurulmasından rahatsızlık duyar, şikâyet ve suizan da bulunur. Güçlü gücünün farkında devamlı güçsüzü ezerse ve had bildirirse… Hala biz neden böyleyiz diye sormaya hakkımız olur mu? Olmaz!” dedim ve yine de cevabını verdim.

“Bir olmadığımızdan ve kuşkusuz birlikte hareket edemediğimizden böyleyiz. Birbirimizin ve O’nun farkında olmadığımız için böyleyiz. Sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz için böyleyiz!” ve varlık sahasından eşrafa selamda bulundum

Var olmanın yolu üzerimize düşen vazifeleri yerine getirmekten geçer…

Bilmem, anlatabildim mi?

Burası Can Ahmet’in köşesi… Buradan hareketle bundan böyle doğruyu konuşmaya, adaleti aramaya ve gönüllere ulaşmaya gayret edeceğim, istedim ki bu yazı tanışma faslı olsun ve ben size içimi açayım. Sürçü lisan eylediysem aff ola… Toplumun gerçeklerine bir de benim penceremden bakasın isterim. Haftaya görüşmek üzere esen kalınız.

“Harabat ehline hor bakma şakir defineye malik nice viraneler var.”- Rumi

Can Ahmet Vural

06.08.2015.4


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11