REKLAM ALANI 1

HER ŞEYE RAĞMEN BAŞARANLAR

Yok sayılarak var olanlar/1

Yaşantımıza rehber olanlar gerçeği birilerinde değil kalplerinde bulanlardır.

Erdikleri noktalara ulaşmak zor olsa da sırlarına erişmek imkânsız değildir.

“Eğer onların peşinden gidebilecek cesaretiniz varsa bütün rüyalarınız gerçek olabilir” diyor rahmetli Walt Disney

“Bizim ardına düşeceğimiz bir rüyamız bile yok Can Ahmet” derseniz,

“Bundan ala ıstırap yok” derim.

“Derdin mi var rüyan var” Asıl olan derdinizin olmasıdır.

Mevcut potansiyelinin açığa çıkması uğruna seni boş yere yüreklendirmek istemem arkadaş, bilakis dert sahibi yapmak isterim! İşte bundan bu kadar fütursuz, bundan bu kadar davetkârım. Bundan bu kadar üzerine geliyor batıyorum sana, canını acıtıyorum. Neden biliyor musun? Seni bulamıyorum bu satırlarda… Yalnız ve kederli insanlarla dolaşıyorum. Ve sen yüzünü çeviriyorsun bize, aramız açılıyor dolayısıyla beklentilerimiz değişiyor. Hâlbuki sesleniyorum sana Güzergâh ’tan, “Sen benim sevdam, sen sevdamın dili, kalemimsin. Ey insan, varlığınla sen benim en değerli hazinemsin. Hiç olmadığım kadar sana muhtacım şimdi, mecburum!”

Yanlış anlama hemen; seni yola getirmeye falan çalışmıyorum. Şayet böyle bir çabam varsa peşinen bil ki en büyük zararı ben sana vereceğim.  Şimdi konuşuyorum seninle, sadece düşüncemi paylaşıyor ve kafanı ütülüyorum.  

Sanki biz bizde yok hükmündeyiz.

Olsun, her bittiğinde yeniden ve daha cesurca dolduracağım seni masamda. İmdi yazmakta olduğun hikâyene bir parafta benim için aç. Birkaç satır yürü, sonra geç üzerimden. Vesilem diye bahset benden. Bu öykünün adını da birlikte koyalım. Gelişim sancıları çektiğimiz günleri gıptayla analım. Parlamayalım bu hatıratta, parıldayalım. Anlamından konu açalım hayatın, yaşantının inceliklerini ilmek ilmek işleyelim yol da; aykırı değil ahenkle raks edelim mısralarda.

Hayatınım ben senin.

Senin ve seleflerimizin çektiklerini çeken meddücezirim karlı deltalarda. Aktığım tek âlem gönül ülkem. Bir akşam vakti doğmak isterdim sende. Ve ölmek, boylu boyunca çınar misali düşerek iki metre toprağa… Kurallarına aşikârım çağımın. Yasa bilen, töre bilenim. Tavrına bulandım beşerin ve yokluğunda racon kesildim. Şimdi bakma öyle bana, aynaya bak ben aslında senim!

Beyin Gücü Dergisi Şubat 13/46 Turan Bey’in yazısında rastladım sana, “Dünya Gündemine Oturmuş On Başarılı Engelli” diye bahsediyordu senden; Timurlenk(Aksak Timur), Abraham Lincoln(A.B.D'nin 16. Cumhurbaşkanı), Franklin D. Roosevelt(A.B.D'nin 32. Başkanı), Stephen W. Hawking(Bilim Adamı), Louis Braille(Kaşif), Helen Keller(Pedagog & Aktivist ve Yazar), Beethoven(Müzisyen), Thomas Alva Edison(Mucit & İş Adamı), Blunkent(İngiltere İçişleri Bakanı), Laborit(Aktrist) işte böyle.

Geçenlerde yine bir babayla karşılaştım. 90’lı yılların Türkiye’sinden bahsettik uzun uzadıya…  Engelli damgası yiyerek faşizan ayrımcılığa maruz kalmış evladı… Velilerin pervasız tutumları yüzünden henüz anasınıfındayken okuldan atılmış eğitim hayatı noktalanmış o çocuğun babasıyla konuştuk beşerin halini…  Böyle bir yazı kaleme almak istiyordum zaten. Kardeşim nedenim oldu. Şimdi duygudaşlık(empati) yapmamız umuduyla yayına veriyorum yazımı. Noktayı koymadan önce de insanlar arası ayrım gözetmeksizin soruyorum:

Yukarıda adı geçen malum şahıslardan sorması ayıp eksiğimiz nedir?

Son düzleme girerken vurguluyorum, Bu hikâyenin adı “Başarısızlık Hikâyesi” olmayacak.

***

11 Eylül Bursa’mın fethini ecdada saygı ve şükranla yâd ediyorum.

***

Tarih’te yaşanan 11 Eylül saldırılarını kınamakla beraber kamuoyunun bilgisine “IŞİD BİZDEN DEĞİLDİR!” mesajını sunmak istiyorum

Devamı gelecek!

11 Eyl. 14

Can Ahmet Vural

 

 

 


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11