REKLAM ALANI 1

İÇSELLEŞTİKÇE DIŞSALLAŞMAK

(Çıkarım - Uyum Ve Denge Üzerine…)
Topluma karışmak demek, gündelik yaşama katılım sağlamak yerine o hayatın bir parçası olmaktır; dinamo, yapı, kilometre taşı olarak kabul görmektir. Aksi, yapışkan maddesi son derece zayıf bir tutkalla monte ve sıcaklık değeri gittikçe azalan kaynakla tutturulmak istenen alaşımdan öteye geçmez. Böylesi bir iletiyle iletkinin kimseye bir faydası olmamakla birlikte hedeflenen restorasyona katkı sağlamak yerine tam tersi yıllardır verdiğim örneklemden hareketle, boyası kazınmadan kaportasına boya ve cila atılan bir aracın süreç içerisinde verdiği hatalardan ileri bir halle bir takım vaziyetlerden istifade başka bir sıkıntı, mesele teşkil etmeyecektir. 
Bu gibi durumlarda bize düşen en mühim vazife, kendimiz için arzu etmediğimizi başkasına da yakıştırmamak, ayağımıza dolananların, görmezden gelinerek bertaraf edilmesi hususuyla üstesinden gelinmesini, sadetle ve hâsılı, etkin ve bağımsız kullanamadığımız uzuvlarımıza değil de kullanabildiklerimize yoğunlaşarak onları azami seviyelere istikrarla ulaştırıp emeğin hasadından, ürün ve nimetlerinden mümkün mertebe nemalanmaktır. Yani lafın özü, araçsız amaçsız ve aletsiz standart düz bir insandan uçmasını beklemek ahmaklık değildir de nedir; yahut su dolu devasa bir cam kavanozda yaşamını idame ettirmesini düşlemek ya da kurtuluşu imkânsız boyundan büyük duvarlar ve çitler ardına onu hapsetmek ve geçip karşısına zifiriden kaçış mücadelesine tanıklık etmek?!
Herkesin takım elbiseyle iştirak ettiği bir balo, davete, palas pandıras trençkot altı kadife pantolonla çıkış yapmak davetlilerin dikkatini üzere toplamayı başaracaktır. Dikkat çekmek veya hayrete şayan olmak ilgiye mazhar olmak değildir bazen. Bu, bulunan ortama ayak uyduramamanın getirdiği ağırlık, nazardan başka izahat de değildir. 
Şu özel konu ve hadise bütünü, özsaygıyla çözülebileceği gibi, bu saygının kişinin kendisine sağladığı yarar ile fayda ve imkânların etkin kullanımıyla da hallolabilir. 
Demek istiyorum ki kişi üretir, ürününün hak edişini ziyadesiyle kendisinden görür, toplum ve davet içinde bu kılıkla, herhangi bir eşraftan ziyade yalnız kendisine biçtiği rolle varlık gösterir ve sosyal çevresinin saygısına malik olursa, değil kadife keten, hazirun içine çıplak dahi çıksa yadırganmayacaktır. Üstündeki elbisesinden ötürü oralı olunmayacaktır.
Yukarıdaki paragrafta bahsettiğim güç, herkeste mevcut ve çoğunluğun hatırlamadığı o alternatif yol, yargılar zanlar ve boş heveslerle çıkmaza sürüklediğimiz şu hayatta acil çıkış kapısı, yangın hidrandı veyahut tıkalı bulvarındaki sol şerittir… Bunu insana aşılayacak, unuttuğunu hatırlatacak olan biz uyaranlar ve irade sahipleri olsak da nitekim tükeniş haktır; gücünü her defasında yakalamaya çalışıp onu kontrolsüz bilinçsiz ve mesnetsiz bir biçimde dağıtan, kişisel arzu ve hevâsına takas eden biz insana yaratıcımızdan revadır. Uyaran da olsa irade sahibi de olsa içindeki özneye mağlup olmak, insanın kaderi, alın yazgısıdır.
Onun için, yaşamı kolaylaştırmak, seyahat alanımızı müşterek kılmak, işgücü ve verimde denge oluşturmak, insanı tanımak, tanımlamak, fikriyatımızda bulundurmak, yeterliliklerinin ölçümlenip değerlendirilmesi, gelişmeleri yakından takip etmek ve açık olmak ve sürekli devinimlere, yenilenmeye hazır dahi nazır olmak işbu en mühim, en gerçek yükümlülüklerimiz arasında insani vasıflarımızın gereği ve teminatı altındadır. Keza bu bizi, kendimizi kendimize ihanetten koruyan yegâne hakikatimizdir. 
Etrafında dolanıp duranlar, bağıran, ağaran, ağlayan, çoğalan ve silinen şekiller, her ne kadar birilerinin tasavvuru, düş dünyanın sana dayattığı rüyadan, bir sanal gerçeklikten ibaret de olsa belki sonsuza değin, şunu aklından çıkarma! Biz insanlar halâ seni dışarıda taşıyan o malum pardösünle değil, içinde yaşatıp dışa vurduklarınla ve vuramadıklarınla ilgiliyiz ve hakkındaki kanaat notumuzu da buna göre belirleyeceğiz. 
Madem yaşamak maksadıyla varlığını sergilemektir gayen içimizde, yanıbaşımızda ve arzuladığın adaptasyonla sırıtmamaktır tonca renk arasında bilahare, o halde sana vereceğim telkine uy, sorgulama: Varsın rezil olmak pahasına yola çık yol açık!
/Can Ahmet Vural 
08.01.2019.2

Üretim yalnızca fiziksel çabayla elde edilmiş şeyler değildir, her şey düşüncede başlar ve orada son bulur. / Can Ahmet Vural - Yol kitabı, kasım 2010


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11