REKLAM ALANI 1

SÜPER MAVİ KIZILCIK ŞERBETLİ

Ay tutulur da biz bakar mıyız?
 
Az bir şey değil, yaptıklarımız
az değil yapılanlar...
Onca emeğin karşısına sürdüğümüz emekler,
soluk soluğa geçen ömür ve kat edilen mesafeler
Gördüğümüz karşılığın ötesinde,
görünür ayan beyan çıplak gerçek,
doğrultur sözlerimizi ve ağırlığınca yansıtır bizdeki gizi...
İki adımlı yürünen yol,
iki farklı kapı ve iki yön
ortasında duran Can’ın içinden geçenler,
anlatır dar koridorları ve aşılması güç duvarları...
adresi bilen gönüle düzelir her enegebe
ve aşılır tüm yamaçlar...
ne zamandır susturduğum ses,
uyanır bugünler,
uyanır ve şöyle der,
- umduğun tasarrufumuzdan bir haksa,
noksansız alacaksın, telaş yapma!
Yok eğer fazlasıysa,
hayal kırıklığına kapılacaksın, buna şaşma...
******
Mehmetçiğin yanındayız.
 
Afrin harekatıyla ilgili,
Bir yenisi tükenmiyor ki marjinal grupların sokak gösterileri artmasın... sosyal medya hesaplarından işletilen algı operasyonlarında TSK’nın sanki bir işgalci kuvvetmişçesine muhtelif propagandalara servis edilmesine vicdanım el vermiyor.
Bahsi geçen ne idüğü belirsizler, en son ki linç, karalama girişimlerinde, şanlı ordumuzun meşru müdaafa siyasal hakkını, sözüm ona sabote ettiği ve düşmancıl tutumla, masumların canına kasta dayalı, iddialarını bağıra bağıra vurgulayarak halkımızı meydanlarda adeta provoke ediyorlardı.
Tahriklere kapılmayan halkım, bunları sadece izlemekle yetiniyordu, ki benim ekranıma şu haber düştü: Afrin'de Ölüme Terk Edilen Engelli Kadını Türk Askerleri Kurtardı...
ve ardından bende, şu sorular oluştu: Asıl kim öldürüyor? Kim yaşatıyor?
Bu konuda fikrim sabittir, TSK can ve mal güvenliğimizin temini ile barış ve huzurun önünü açıp, refah zeminimizi yükselterek, toprak bütünlüğümüzü korumak ve yaraları sarmak adına, orada cansiperane mücadele vermektedir. Sorumluluk sahibi her Türk Vatandaşımızın safı, askerimizin, devletimizin ve milletimizin yanı olmalıdır, gayrısı teferruattır.
******
Erişilebilir kentler vizyonlu engellerden arınmış bir Türkiye’nin ihyası ile imarında, sivil toplum kuruluşlarıyla üniversiteler ve hatta meslek okulları birlikte hareket edip engellilik bilincini topluma doğru aktarmada aynı söylemde dayanışma içerisinde olmalıdır. Bu ortak akıl hareketi, topluma ulaşacağı alanları ve kanalları doğru belirlemeli, her adımı akılcıl, uscul ve yerinde değerlendirmelidir; çağın gerekliliklerine adapteyi yakalamış ve gereksinimlerini de, vazife iddiasını kararlılıkla taşıyıp gözeten bir edayla tutarlılık sergilemelidir. Bu bağlamda diğer kamu kurum kuruluşların katkıları da dirsek temaslar sayesi ve çağrı usulleriyle aranmalıdır. Burada en temel soru, “bizim en çok neye ihtiyacımız var?” olmalı ve beraberinde gelen cevap suali, “biz en çok neyden muzdaribiz!” esas alınmalıdır. Fikrim de düşüncem de odur ki “doğru bir kamuoyu ile bütün engeller bertaraf edilebilir.”
Bu surette ve yaklaşım tarzımdan hareketle de bu oluşturalacak çalıştay, samimiyetleri gözeterek ölçme ve değerlendirmede, hakiki manada devletimize tarafsızlık ilkesi mucibince yol gösterip yön belirlemede ve yalnız herkes için eşit, adil ve katılımcı müreffeh bir Türkiye’nin kalkınması ile çıkarlarına hizmet etmede öncüsel rolleri göğüslenerek faaliyetini, temasal da olsa bir komisyon çatısı altında sürdürmeli ve periyodik toplantılarla kamuoyuna yaptırımını yasal statüde uygulamalıdır. Keza burada müşterek görev, haz etmediğim o tabirle, “engelli” yakınlarına ve engellilik namına çalışan STK’lara düşmektedir.
******
Ülkemizin zor zamanlardan geçtiği şu dönemlerde,
içlerindeki vatan sevgisiyle “askerlik” başvurusunda bulunmak isteyen kas hastası kardeşlerimi görüyor ve Gazi M. Kemal Atatürk’ün hissiyatlarıyla onlara şöyle seslenmek istiyorum, “Yurt sevgisi, ona hizmetle ölçülür, memleketimi en çok seven, ona en çok yarar sağlayandır!”
Can Ahmet Vural
1.2.2018.4

PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11