REKLAM ALANI 1

TUTSAK

Geç kalınmış bir öykümüz var,

Yanılmıyorsam, bu, mevcut şartlarda, sıradan olmayışımızın bariz birer göstergesi…

Ağır ve aksak adımlar, tam ve etkin kullanılamayan potansiyel, gem vurulmuş ve yitirilmeye mahkûm arzular ve kendini hiçbir zaman gösterememiş ve üstüne bastırılmış irademiz ile birleşince biz naçar kalmış ziyan insan toplulukları beliriyor.

Özel Gereksinimli Bireyler

Kendini “net” ifade edemeyen ENGELLİLER

Halden anlamayanları hesaba katmıyorum bile,

Çünkü onlar için anlatsan da bir, bi şey demesen de!

BYPASS – Böyle Buyurdu Mü’min kitabımdan anekdotlar geliyor bu hafta.

İnşaAllah, haftaya kaldığımız yerden devam ederiz;

Geceden kalma bir halim var; izbe, yıkık, kötümser. Düşüncelerimin etkisindeyim hala. Onlardan bir türlü sıyrılamıyor, kaçıp uzaklaşamıyorum. Bakışların tesirindeyim ve kendimden çok aşağıdayım. Bu gidiş yaramadı bana, kalıp sahada sonuna dek çarpışmalıydım. Vazgeçtim kendimden ve yine kaybettim O’nu.

Durun ama ya, bu kadar çok gelmeyin üzerime. Hayat, dozunda yaşamalıydım lan seni, tadını çıkarmalıydım. Aceleye getirdim tüm şarkılarını ve sonunda bittim. Soluklanmaya mecalim yok şimdi. Tadım tuzum güneş altında kurudu kaldı. Ağır geliyorum kendime, bedenimi taşıyamıyorum. Atamıyorum bu ben’i, satamıyorum onu. Övgü beklemiyorum senden hayat. Destek bekleyecek kadar da aciz değilim. Tahammül sınırlarını zorlamış biri, sizden anlayış da bekleyemez değil mi?! Sorumluluklarım altında yine ezildim. Kendi oluşturduğum yargıların ve yargıçların kölesiyim.

Ne tam açabiliyorum kendimi, ne kapatabiliyorum sonsuza… Geriden izliyorum seni, geriden takip ediyorum düşüncelerimi. Sığ düzende yok oluyorum, bu düzenin kendisi oluyorum. Belki de hiçbir zaman tam maksadıyla ifşa edemeyeceğim kendimi, ortaya koyamayacağım varlığımı. Olmakta olanı kabul etmeyip değiştirmeye çalışmak, inkâra kalkışmak, karşı koymak nasılda yoruyor heyecanımı; kaybediyorum kendimi. Tat almıyorum, haz duymuyorum. Hiçbir zaman bitmeyecek beklentilere gebe kalmak ışığıma mani oluyor; kırıyor, yarıyor, parçalıyor içimdeki beni dışa yansıtmıyor. Verileni hoyratça kullanıyor, pervasızca soluyorum. Rahme bir türlü düşmüyor içten içe tükeniyorum. Durmuyorum, yaşayacağımı umarak her şeye rağmen yürüyorum.

Şimdi arkamda bıraktığım sadece nefesim değil miydi? İyi de bunca hayal kırıklıkları, pişmanlıklar da neyin nesi? Sahip olduklarım, olamadıklarım, tüm her şey benim miydi sanki? Şimdi nerede umutlarım, ben neredeyim? Peşindeyim hayat; geriden izliyorum seni. Vazgeçtiğimde bulduğum o ideanın cılkını çıkardım. Derdim sorunla değil artık, derdim tam aksine cevapla! Varlık sahasında ilk on bindeyim ve (insan) anlamın etki alanımda. Bütün alkışlar çıkardığımız oyuna. Hayat oyun ve eğlenceden ibaret ve aslında oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlandık. Gidişata selam olsun. Tüm zamanların en genel sonucuna varmak dileğiyle.

*****

Yerine getirmemiz gereken sorumlulukların adını “iyilik yapmak” koymuşlar. Oysa bu ne büyük yanılgıdır. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum, bilakis bunu, insanlığımızın bir gereği olduğunu düşünüyorum.

*****

Bu hayatta eden, daima ettiğiyle muamele görüyor, öyleyse hayata geri dönüşümü olan kazanımlar bırakın ve onlar sizi kuşatsın.

*****

Bir grup kişi yuvarlak bir masa etrafında toplansın, bir jest bir iyilik uçtan diğer uca bir emaneti yanındakine vermek kaydıyla dolaştırsın, kısa zaman sonra o emanet çıktığı yere geri dönecektir. Hem de daha dünyada (masada) iken…

*****

İnsanlık tehlikededir.

İnsanlığın masadaki haline neşter vurulması önem arz ediyor

Ben de kendimce rol üstlendim,

Çektiğim resimleri tarih sayfalarına not düşüyorum.

Hem de yalnız Allah’ın mağfiretini umarak

Can Ahmet Vural

23.02.17


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11