REKLAM ALANI 1

Kamuoyu kaleminden kamuoyuna mektup var…

Hâsılı, Hakkı’nın hakkı Hakkı’ya hakkı diyerek sözlerime başlarım. 
İçinde bulunduğumuz 10 – 16 Mayıs Özel İnsanlar Haftası’na ithafen… İşlerimin yoğunluğu sebebiyle bu özel haftaya ilişkin yeni bir yazı kaleme alamadığım için en başta görüşüme saygısı olan tüm okur kitlesinden özür dilerim.
Hep derim, meseleleri kaşıdığımızda altından önce kendi insanlıklarımız çıkıyor. Bizler insanlığımızın gereğini yerine getirmiyoruz ve hala çözülmeyi bekleyen arşın arşın sorunlar da hep bundan kaynaklanıyor.
Aciz bir vesile olarak, bu yazımda da meselemizi özetleyip 2013 yılında hep birlikte kaleme aldığımız açık mektubumu sorunlarımız üzerinde durup düşünmemiz ricasıyla bir kez daha paylaşıyorum, yüksek müsaadelerinizle…
Bizim meselemiz, tamamıyla algı ve yaklaşım meselesidir. Bunu aşıp bir sonraki etaba ulaşmanın yolu da güvenden geçiyor. İşte bu yüzden kendinize ve etrafınıza aşıladığınız tek şey güven olsun, gerisi gelecektir.
*****
2012 senesinde oluşturarak Güzergâh – İstikamet İnsanlık kitabımda yer verdiğim mektubum aşağıdaki gibidir.
Nabzını tuttuğum sevgili kamuoyu,
Öncelikle beni içine sindirdiğin ve seni düşümde yaşatmama izin verdiğin için sana müteşekkirim. Onca kargaşamı sabrınla dindirdiğin, beni güvenoyu ile teskin ettiğin, kendime getirtip adam ettiğin için de sana vefa borçluyum. Avucunda yaşadığım bu üçüncü yılım. Milat diyebileceğim bir üç yıl yaşattın bana. Camilerinde beni ağırlayarak hoşgörünü sunmaya başladın; 2012 Cami ve Din Görevlileri Haftası başladı. Hafta sebebiyle Ankara Kocaetepe Camii’nde bir etkinlik düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, camilerin engelli vatandaşlara göre düzenlenmediğini belirterek, “Camilerde ortopedik engelliler için özel asansör, tekerlekli sandalye ile camiye giriş ve saf tutabilme, görme engelliler için izli yolu olan özel dokuma halılar bulundurulacaktır” dedi.  
Beni fuarlarında kabul görerek varlığıma, mücadeleme, inancıma tanıklık ettin. Okullarında bana söz hakkı tanıyıp rol model teşkil ettin. Beni pek çok platformun başına getirterek onurlandırdın, taçlandırdın. Sana ve senin üzerine yazmama hep izin verdin. Beni tanıdın. Nezdimde kas hastalarını ve bütün özel insanları tanıdın. Bizlere yol verdin. Başını çektiğim derneğin üyelerine, özlemini duyduğumuz yuva sıcaklığında gölge veren ağaçlar tanıklığındaki Reşat Oyal Kültürparkı içinden bir yer bahşeyledin (Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Recep Altepe’ye teşekkür ederim). Bu Canda senin de payın var kamuoyu. Benimle yürüdüğün için sana ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Senin okullarını, senin akademilerini, senin muhtelif eğitim programlarını bitirerek duyduğun güveni boşa çıkarmadım. Bundan üç yıl önce beni işe almayan sen, şimdi bana KOSGEB programlarınla kendi işimi kurmam için fırsat veriyorsun. Gücüne gitmesin ama adam oluyorsun sen kamuoyu. Şimdi diyorum ki; benim gıdam, kamuoyunun inancıdır. Oysa soruyorlar bana, "zor olmuyor mu Ahmet? Bu kadar çabalıyorsun, yorulmak bilmiyorsun, bari emeklerinin karşılığını alıyor musun?" Onlara kendimden yola çıkarak şöyle sesleniyorum yolumdan: "Bundan on yıl önce Bursa’m nasıldı, şimdi nasıl? Bir on yıl sonrada nasıl olacak?" Biliyorum hak veriyorsun bana… Güzergah’ı okuyarak, içimdeki serüvene ortak olup beni daha iyi anlıyorsun. Benimle aynı heyecanı paylaşıyorsun. Şimdi kamuoyu bilmeni istiyorum, belki bir yerlere ulaşıyor bu mektup, belki hedefe çok yakınım ama benim mücadelem, 
1-    Bakıma muhtaç ama bakıcısı olmayan kas hastası kardeşim kalmayana, 
2-    Onlara bakmakla yükümlü olan sigortasız anneler tarihe karışana, 
3-    İçinde beslediğin kas hastaları yalnızca haftada iki gün değil, her gün fizyoterapi alana… 
4-    Dikkatimizi çekerim, bu ülke de kas hastalarından aydınlar doğuyor, onlara engelsiz eğitim ve akabinde istihdam alanları yeşertip büyütene, 
5-    Ve kas hastalarımızın mürüvetini görene kerevetine çıkana dek sürecek! 
İşine karışmak gibi olmasında ben de bu işe yüreğime koydum be kamuoyu. Allah bütün özel insanları analı babalı büyütsün inşallah. Çünkü onlar yalnız yapamaz. Bilirsin çok oluyorum belki ama şöyle en hasından yaşam evleri istiyorum. Özellikle bunu şehrimde görmeyi diliyorum. Desteğinle büyüyorum kamuoyu. Üzerine düşüyor, sorumluluk arz ediyorum. Merak etme bir gün ben de yok olacağım, sesim kesilecek ve özgürlüğüme kavuşacağım. İşte o zamana dek, kendine dikkat et. Ben avucundayım ama gözüm üstünde bilesin. Allah'a emanetsin.

Değer bilmezlerden, değer öğretenlere. Asla vazgeçmeyin diye! Can yaksanız da sizin muntazaman anılmanız gerekiyor. Sizi yitirirsek işte o zaman biz mahvoluruz.
Kilime sopayla vuranın gayesi kilimi dövmek değil, onun tozunu almaktır. Allah’ta sana dert keder vererek senin kirini ve tozunu alır. -Pir Mevlana
Sözlerim doğru algılansın lütfen, yukarıda belirtilen satırlardaki ‘ben’den kastım bir tek bendeniz değildir, 10 milyondur. Toplumumuzun %12’lik dilimini oluşturan bu özel kesimin ve ailelerinin fırsat eşitliğini yakalamaları ve toplum içinde rahatça var olabilmeleri noktasında karşılaştıkları tüm eziyet ve sıkıntıları önce kendi hayatımda yaşayarak sahipleniyor ve her birimizi sözümün ağırlığı ve de gücümün yettiğince ortak hayatı paylaşmaya davet ediyorum. 
Ortak sorun, ortak hayat. 
Daha çok takdir ve beğeni toplamak için, yol tıkacı değil, yol açıcı ol kardeşim.
Can Ahmet Vural
12.05.16.4
Sosyal medyada bu hafta buradayız 

 


PAYLAŞ
REKLAM ALANI 11